16 Mayıs 2016 Pazartesi

Bilgi Köşesi



  • Gark etmek, batırmak ve boğmak anlamına gelir.
  • Bu hafta yeni öğrendiğim diğer şey ise işaret dili ile ilgili. İşaret dilinde sadece geniş zamanın kullanıldığı, yani gelecek ya da geçmişi bile gelecek zamanla anlatılabildiğini öğrendiğimde gerçekten çok şaşırdım.
  • Aslında bu yazacağım konuyu bir sene evvel görmüştüm, ama bana her zaman farklı geldi. Bu, Latin Amerikalıların kutladığı Ölüler Günü. Kasım ayının ilk gününde kutlanan bu günde klasik yas havasının aksine oldukça renkli ve canlı bir şekilde ölen akrabalarının anısı yaşatılmaya çalışılıyor.
  • Mendirek. Sanırım bu kelimeyi de bir kitapta gördüm. Mendirek ise, bir limanın denizden korunmasını sağlayan iskele ve ya dalgakırana deniyormuş.
  • Genç Werther'in Acıları'nda gördüğüm bir kelimeyle bu yazıyı bitiriyorum. Kitabı okurken dikkatimi çekmişti. Çünkü çevirmen bu kelimeyi çevirmemiş, aynen olduğu gibi yazmıştı. Nedeni de sanırım bu kelimenin sadece 'Hoşçakal' anlamına gelmemesi. Kitapta aşık olduğu kadına mektuplarını Adieu ile bitire Werther, sevgilisine kavuşamamanın acısı ile elveda demek için bu kelimeyi kullanır.

15 Mayıs 2016 Pazar

Gett : The Trial of Viviane Amsalem


 
     Aldığı ödülleri ve övgüleri hak eden bir film Gett. Konu olarak dikkatimi çekmeyi başarmıştı ama tüm filmin mahkeme salonunda geçiyor olması sıkıcı olabilir diye düşünmüştüm. Tamamen yanılmışım. Hiç mi hiç sıkılmadım. Resmen aktı gitti izlerken.
     Film sayesinde İsrail'deki ''boşanma'' hatta ''boşanamama'' durumundan haberdar oldum. Sadece Türkiye'de değil tüm dünyada kadına değer verilmediğini hepimiz biliyoruz. İsrail'de de keza öyle. Eşinden üç yıldır ayrı yaşayan, onunla tek kelime dahi konuşmayan Viviane, boşanmak için başvurduğunda erkeğin 'Hayır ben karımı seviyorum ve boşanmak istemiyorum' demesi davayı sonlandırmak için yeterli.Bu karara mahkemeyi yöneten hahamlar dahi karışamıyor. Kadının ağlayıp sızlaması tek başına yeterli değil(!). Bu da yetmezmiş gibi konu sürekli kadının aldatıp aldatmadığına geliyor, ki bu çok sinir bozucu. Bu olayların  bugün hala yaşanıyor olması ve kadınların din yüzden ellerinin kollarının bağlı olması sinir bozucu.
     Aslında Gett, Ve'Lakhta Lehe Isha ve Shiva'nın devam filmi. Ancak benim bundan haberim yoktu maalesef. Bu iki filmde ise bu çiftin ilişkilerinin incelendiğini öğrendim. En yakında zamanda izleyeceğim.
 
     Son olarak; özgürlüğü uğruna savaş veren Viviane'nin hikayesini de tüm kadınlara, kendini kadın hissedenlere armağan ediyorum!
 

 

13 Mayıs 2016 Cuma

İstanbul Keşfi : Kariye Müzesi


      ''İstanbul'da yaşıyorum, ama İstanbul'u yaşayamıyorum galiba.'' Bu düşüncenin oluşmasıyla ve artık yavaş yavaş da olsa havaların ısınmasıyla birlikte İstanbul gezilerime başladım. Bu gezinin ilk durağı ise Doğu Roma döneminde yapılmış olan ve bu kadar zaman geçmesine rağmen hala muhteşem kalmayı başaran Kariye Müzesi oldu.

     İlk başta burayı tercih etmemin sebebi yaklaşık bir sene önce dershaneden dönüşte buranın tabelasını görüp merak etmem ancak bir türlü zaman bulamamdı. Kariye Müzesi, Edirnekapı'da. Otobüsten indikten sonra tabelaları takip ederek ve sorarak kolayca buldum. Müzeye doğru yol alırken solda kalan evler de çok hoşuma gitti doğrusu.

 
     Khora Manastırı'nın merkezi olarak Doğu Romalılar tarafından İsa'ya adanmış kilisedir. Konstantin yani İstanbul surlarının dışında kaldığı için Khora denilmiş.(Khora, Grekçe ''kırsal alan'' ya da ''kent dışı'' anlamına geliyor.) Aynı şekilde Kariye ise Arapça ''kar'' kelimesinden gelmekte olup ''çukur demekmiş. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte kilisede, mozaik ve fresklerle İsa'nın yaşamı anlatılır.
     2.Bayezid zamanında Atik Ali Paşa tarafından camiye çevrilmiş ve minare eklenmiş. İslam'da ibadethanelerde resim yasak olduğundan mozaikler koruyucu bir sıva ile kapatılmış. Böylece mozaikler saklanmış ve tamamen kaybolmamış oldu. 1945'te müzeye çevrilip, 1947'de mozaikler gün yüzüne çıkartılmaya başlanmış ve bu sayede asırlar önce yapılmış olmasına rağmen mozaik ve freskleri inceleyebiliyoruz.  
     Tepede incelenecek sürekli yeni şeylerin olması çok güzeldi, ancak bazı mozaik ve fresklerin ne anlama geldiğini de öğrenmezsem olmazdı ;
 
 


Bu Hz. İsa'ya ilk inanan Havari Aziz Petrus Mozaiği. Sol elinde cennetin anahtarı, sağ elinde ise yazı rulosu tasvir edilmiş. Başının iki yanında adı yazılı.
 
 
 
 
Diriliş(Anastasis)
 

Bu, Kurucunun İthaf Mozaiği. Mimar Theodoros Metokhites’in kilisenin maketini Hz. İsa'ya sunuşu anlatılır.
 
 
En çok dikkatimi çeken ise bu tavus kuşuydu.
 

 

     Çok fazla hikaye var bu mozaiklerde. O yüzden hepsini ekleyemiyorum ama müzenin sitesinde ne anlama geldikleri açıklanmış. Restore edildiğinden bir kısmı kapalıydı. Bu yüzden tamamını gezemedim maalesef. En yakın zamanda tüm kapılarını açman dileğiyle...