31 Aralık 2015 Perşembe

2015


Yılın son gününden merhaba! Yazıyı son güne bırakmamalıydım ama huyum kurusun, yumurta dayanınca aklım başıma geliyor. Yazımın konusu 2015. Benim için çok da iyi bir yıl değildi. Ama beğenmemezlik etmeyeceğim beterin beteri de vardır. Yeni yıl ülkemize,tüm dünyaya huzur,barış ve sağlık vb. klişelerinden sonra benim için neler getirsin biraz onlardan bahsedeyim. Bundan belki de on sene sonra bakınca bu isteklerim umarım gerçekleşmiş olur. Ben de zaten ikramiye bana çıksın istemiyorum. İstediklerim gayet makul şeyler.



1.Bir tek dileğim var mutlu olalım yeter!
2.Tabii ki de bir tane değil. Devamı geliyor. Yalvarırım seneye yılbaşında burada olmayayım lütfen! Bir yurdışı seyehati yükleniyor... Hadi ihşallah!
3.Kim Milyoner Olmak İster'e kabul edileyim ve 60 bin alayım. Fazlasında gözüm yok,araba alabilecek kadar olsun  yeter.
4.Daha güzel diziler ve filmler izleyelim,daha çok gülelim,eğlenelim.
5.Bu liste daha uzar gider. Son olsun bu da : Leonardo Oscar' alsın ve bitti.


Bu yıl ne halt ettim bi düşünüyorum da üniversite kazandım daha ne yapayım. Bi sürü dizi-film izledim ama boş geçirmedim. İlk önce dizilerden başlayayım. Listenin ilk sırasını galiba beni benden alan müzikleri ile gönlümde taht kuran bi dizi var. Geliyor gönlümün efendisi : True Dedective. 



Yok böyle bi dizi. Sekiz bölümcük göründüğüne aldanmamak lazım. İnsanı içine bi aldı mı bırakmıyor. Ben 4 ya da 5 gün içinde bitirmiştim. Keşke hafta hafta izleseydim. Bitirince bi boşluğa düşsem de iyi ki izlemişim. Az kalsın Rustcığımı unutuyordum. Oy beni onu unutur muyum hiç? Ya ne diye macera aradınız ki koyun şu adamı tek başına da oynardı ikinci sezonu! Bu arada benden tavsiye izlerken iyice kendinizi verin lakin replikler biraz zeka istiyor. Game of Thrones izledim tabii herkes gibi. Doctor Who 9. sezon harikaydı bence. Bu sezonsa bi önceki ne diyorum. Bölümlerin ikili olması,ekstra macera dozu... Bende şöyle bi durum var; bir diziye takıyorsam illa bitiricem,sabırın damlası yok. Once Upon a Time,The Tudors,House, Forever ve daha niceleri. 2015 : DİZİ.


Filmlere gelirsek 2015 Wes Anderson'ı keşfedip etkisi altına girdiğim yıl oldu diyebiliriz. The Budapest Hotel'i tatliş İngilizce öğretmenim tavsiyesiyle izlemiştim zaten.  The Royal Tenenbaums en çok beğendiğim oldu. İki tane daha izlediğim oldu : The Life Aquatic with Steve Zisso ve Rushmore. Tarz olarak aynı zaten bu fimler. Ben özellikle insanların olaylara tepkilerine bayılıyorum. Ne çok mutlular ne de çok üzgün. Jake Gyllenhaal'in başrolünde oynadığı iki filmi izledim. Southpaw ve Source Code. Güzeldi bunlar da. Sonunda izledim The Shawshank Redemption'u. Bunca zaman izlemediğim için kendimi ayıplıyorum. Keşke daha önce izleseydim. Birkaç gün önce Nelson Mandela'nın hayatını anlatan Walk to Remeber'ı izledim. Film konusunda seçiciyimdir. Yani bu filmlerden herhangi birini seçip gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz. Lucy,Trascendence,Inside Out,The Age of Adaline,Mucize,Blue Jasmine vb. Keşke The Martian'da şu listede olsaydı. İzlemediğime pişmanım. Herkes bayılmış çünkü. :(


Müzik olarak faso Lana Del Rey dinledim. Yeni albümünden High by The Beach'i yazın bayağı dinledim. Keza Music to Watch Boys to'yu da öyle. Radio, Kinda Outta Luck, You Can Be The Boss, Off to the Races... The Cardigans'tan Sick and Tired, Marit Larsen'den If a Song Could Get Me You,Sia'dan Fire meet Gasoline ve True Dedective sağolsun ordan öğrendiğim Far From Any Road ve The Angry River. The Angry River ki harika!



Kitap pek okumamışım, yazıklar olsun bana. Ahmet Ümit'ten İstanbul Hatırası'nı çok beğendim. Buram buram tarih kokan kitaptan bir sürü şey öğrendim.  Son On Saniye isimli gerilim romanını okudum,fena değildi. Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler ve Kardeşimin Hikayesi'de güzel kitaplardı.
Agatha Christie'den Roger Ackroyd Cinayeti sonu her zamanki gibi şaşırtıcı,tahmin edilemeyen bir romandı. Son olarak ta halen okumaya devam ettiğim Wladimir Bartol'dan Alamut isimli tarihi romanı. Dili yalın ve anlaşılır bu kitabı da beğendim. Albert Camus'dan Yabancı, George Orwell'den 1984 ve Hayvan Çiftliği, Kafka'dan Dönüşüm...


Tim Burton'un Vincent isimli kısa filminden de bahsetmesem olmaz. İzleyin,izlettirin. Konuşan kişiyi de hikayede Vincent Malloy'un olduğunu sandığı kişi Vincent Price'ın ta kendisi,sinema oyuncusu, seslendiriyormuş. 




İşte böyle. Benim 2015 yılım hatırladığım kadarıyla böyleydi. İleride baktığımda en azından bunları hatırlasam yeter bana. Son olarak 2016 yılı herkese başta sağlık,sonrasında huzur,mutluluk,başarı ve sevgi getirsin.
Musmutlu yıllar!



15 Aralık 2015 Salı

Far From Any Road


    Çok mu uzaktasın? Gel! Hemen rahatlatayım, su serpeyim gönlüne. Bu satırları okurken aşağıdaki müziği dinlemeni isterim. Kırma beni,durma tıkla. Günah çıkartacağım sana. Düşün biraz. Ne halt ettin şimdiye kadar. Neyi doğru yaptın? Neyi başardın?  Düşünüyorsundur şimdi sen kesin ne mi yaptım. Büyük ihtimalle pek bir şey gelmedi aklına. İnsanlığın ortak noktası kendinden memnun olamamak. Sadece kendinden değil başkalarından da. Kuş tutsa da yine yaranamamak. Biraz güven kendine. Ben mi ne yaptıma cevap sen ne yaptın olamaz, olmamalı. Kabullen benliğini. Gerisini de boşver. Özenme, kendin ol. Kaktüs ol gerekirse, gül değil. Kötü görünebilirsin ama sahte değil. 






When the last light warms the rocks and the rattlesnakes unfold,

Mountain cats will come to drag away your bones.


10 Aralık 2015 Perşembe

18


Bundan tam 18 yıl önce bi çarşamba sabahı doğmuşum. İyi ki doğmuşum, en azından ben böyle düşünüyorum. Yeni yaşımın bana huzur,mutluluk,başarı ve sağlık getirmesini diliyorum. 
Arkadaş canlısıyımdır, bu yüzden yalnızlıktan hiç mi hiç hoşlanmam. Yeni şeyler öğrenmeye meraklıyımdır. Özgürlüğüme bi o kadar  düşkünümdür. Dıştan basit görünürüm ama içim zifiri karanlıktır. Gökyüzündeki yıldızların ışığı beni aydınlatmaya yetmez. Bana 'GÜNEŞ' lazım. 'AY' da olur, bencillik yapmayalım.                     
 Enerjim inişli çıkışlıdır. Durduk yere canım sıkılır,moralim bozulur ya da anka kuşu gibi yeniden küllerimden doğar,hiçbir şey olmamış gibi yoluma devam ederim. Uykum her yerde ağır basar.  İnsanları analiz edebiliyorum. Onlarla tanışıp davranışlarına bakınca iyi anlaşıp anlaşamayacağımı hissedebiliyorum. Bu da arkadaş seçmeme çok yardımcı oluyor.  E radar gibi bişeyim. Bu süper gücü bu yıl pek aktive edemedim. Pasif kaldım. Yalnız. Yazı yazma isteğim de böyle doğdu işte. 

Kıskancım biraz. Başkalarının başarılarını kıskanırım. En çok siyahı severim. Çünkü siyah,kötü şeyleri içine çeker,gizler. Film izlemekten çok keyif alırım. Seçiciyimdir,zor beğenirim.  Kışın doğmuş olmama rağmen soğuktan hiç hoşlanmam. Yay burcuyum ve burcumun özelliklerini taşırım. Hayalperestim. Biraz da deli. Ama size bir sır vereyim mi? İyi insanların çoğu da böyledir.  Görsel hafızam kuvvetlidir. Dış görünüş her şey değildir kesinlikle ama kıyafetlerime çok dikkat ederim. Dikkat çekmek de 
hoşuma gider. Biraz ego var gibi gibi. 

Göründüğüm gibiyimdir. Ön yargılarım vardır ama beni alt edemezler,dur demesini bilirim. Her ne kadar başarılı olamasam da sahip olduklarımla mutlu olmaya çalışıyorum. Muhalefet olurum sevmediklerime karşı. Yapmacık ve ikiyüzlü insanlara tahammülüm yok. Kimsenin de olmamalı zaten.

İşte ben.